Kitap kasabasında edebiyat festivali


Yazarların ve okurların çizmeleriyle çamurlara bata çıka geldiği, ki hava güzelse toza dumana bulandığı, kimseciklerin de bundan şikâyetçi olmadığı bir edebiyat festivali pek çok şehrin hayali olmalı. Seneler önce bir mutfak masasının başında kararlaştırılan Hay Festivali, 1988’den bu yana Galler’de Wye nehrine yakın bir mekânda gerçekleşiyor. Festivalin sırtını dayadığı tepelerde koyunlar gezinirken, hemen aşağıda dünyanın dört bir yerinden pek çok yazarın katıldığı festival güne erken başlıyor ve akşam geç saatlere kadar devam ediyor. 21 Mayıs’ta başlayan festival, 31 Mayıs’a kadar devam edecek.


Dünyanın ilk Kitap kasabası olarak anılan Hay on Wye, Borges’in düşlediği cennetin yeryüzündeki görüntülerinden biri olarak tanımlanabilir. Adım başı karşınıza çıkan kitapçılar, köşe bucak kitap tezgâhları ve raflar bunun en büyük alameti. 1.500 kişinin yaşadığı bu kasabada sayısı otuza yaklaşan kitabevi edebiyatseverleri ağırlarken, gün boyunca onlarca etkinlik ve kitabevleri arasında mekik dokuyan yüzlerce insan var. Nobel ödüllü yazarların yanı sıra dünyanın dört bir yanından isimlerin katıldığı festival, önemli edebiyat duraklarından biri. Festivalin ülkenin ve dünyanın edebiyat gündeminin nabzını tuttuğunu söyleyebiliriz.

Festival boyunca kasabanın nüfusu on binlere katlanıyor. Her yıl yaklaşık 250 bine yakın etkinlik bileti satılırken, festivalde kurulan kitap çadırında etkinliğe katılan yazarların kitapları satışa çıkıyor. Etkinlik sonrasında yazarlar eserlerini imzalıyor. Geçtiğimiz yıl 80 bine yakın kitap festivalde alıcı bulmuştu. Kasabanın biraz dışında iç içe geçmiş çadırlar arasına kurulan festival alanı, okurların ve yazarların şezlonglarına kurulup güneşlendiği, ellerinden kitapların bir an bile düşmediği, edebiyatın ve kitapların konuşulduğu bir mekân. Günler öncesinden tükenen etkinlik biletleri bir yana, bizim kitap festivallerinde düzenlenen konuşmalardaki azlığın aksine, salonlar dolup taşıyor. Gösterişten uzak bu mütevazı festivalin geçtiğimiz yıllarda bir de komşusu oldu. Hay ile aynı zamanda düzenlenen müzik ve felsefe festivali ‘How the Light Gets In’ adını Leonard Cohen şarkısından alıyor. Kasabaya yolunu düşürenler, her iki festivalin de takipçisi.

SPONSORLAR DESTEK İÇİN YARIŞIYOR

Festival alanı ile kasaba merkezi arasındaki evlerin sakinleri de bu kalabalığı fırsat bilip rengarenk çiçekli bahçelerinde kurdukları küçük tezgâhlarda kitaplar satıyor, ziyaretçilerle sohbet ediyor. Bir hırdavatçının veya bir bakkalın bile dükkânın önünde veya duvarlarına yaptırdığı raflardan kitap satın almak mümkün. Kasaba ve festivalin alanı arasında belli aralıklarla işleyen otobüsler dolup taşarken kimi zaman aracınızı park edecek bir yer bulmanız güçleşiyor. Kitap dolu sepetlerle kasabada sokak sokak dolaşan satıcıların yanında, evlerinin önüne kurdukları tezgâhlardan satın aldığınız kitabın parasını dürüstlük kutularına bırakıp kitap keşfine devam ediyorsunuz. Kasabada sahafların yanı sıra sadece şiir ve polisiye satan kitapçıların da varlığını özellikle belirtmeliyim. Kitabevlerinde satın aldıkları kitapların parasını ödemek için uzun kuyruklar oluşturan insanların varlığı ise edebiyat adına umut verici bir manzara.
27. yıla giren Hay Festivali, büyük bir başarı sağladıktan sonra Meksika, Lübnan, Hindistan, Nijerya ve Macaristan gibi dünyanın dört bir yanında bir nevi şube festivaller düzenlemeye başladı. Peter Florence’in annesinin mutfak masasında doğan ve ağını seneler içinde genişleten Hay, birçok sponsorun destek olmak için yarıştığı bir festivale dönüşmüş durumda. Pek çok şehrin bir Hay Festivali’ni düşlediğini söylemek ise zor değil, zira bu büyük etkinliğin kasabaya getirisi azımsanmayacak türden. Festivale önceki yıllarda Türkiye’den Orhan Pamuk ve Elif Şafak katılmıştı. Şafak, geçtiğimiz pazar günü, festivalde son romanı “Ustam ve Ben” üzerine konuştu. Hay on Wye, pek çok kentin kıskanacağı bir etkinliğe sahip. Eşsiz doğa manzarasının yanı sıra onlarca kitabevinin bulunduğu ve yazarların okurlarıyla buluştuğu bu mekâna her yıl daha fazla ziyaretçinin gelmesi hiç de şaşırtıcı değil.

Musa İğrek, Hereford
Zaman Gazetesi
28 Mayıs 2015






Yorumlar