Yazarlar gözetlenmek istemiyor

Suzanne Nossel
Hükümetlerin ifade ve yayımlama özgürlüğünü güvence altına almaktaki başarısızlığı, yazarların bu konudaki endişelerini artırıyor. Dünya yazarlar birliği PEN Amerika’nın, dünya çapında yaklaşık 800 yazarın katılımıyla hazırladığı yeni raporda bu kaygıya dair çarpıcı sonuçları gündeme getirdi. PEN’in 5 Ocak’ta yayımladığı “Global Chilling: The Impact of Mass Surveillance on International Writers” adlı rapora göre, demokratik ve demokratik olmayan ülkelerde düşünce özgürlüğü tehlike altında ve yazarlar hükümetlerin gözetiminden rahatsızlık duyuyor. Demokratik ülkede yaşayan pek çok yazara hükümetlerin uyguladığı bu gözetimi, ‘bir çeşit polis devletinde otosansüre zorlanma’ olarak tanımlayan PEN Amerika Başkanı Suzanne Nossel, “Gözetim sinsidir ve gözetleme altındaki bir kişi özgür kalamaz.” diyor. Özeti yayımlanan raporun tam metni ise Mart 2015’te açıklanacak.

Rapor, 50 ülkeden yazar, çevirmen, gazeteci ve editörün katılımıyla, milyonlarca insanın dijital iletişimlerinin hükümetlerce gözetlenerek herkesin potansiyel suçlu ilan edilmesi karşısında duyulan endişeyi gün yüzüne çıkarıyor. 2014’ün Ağustos-Ekim ayları arasında düzenlenen rapor, yazarların hükümetler tarafından gözetlenmesi sonucunda üretimlerinin nasıl değiştiğine ve düşünce özgürlüğü konusundaki kaygılarına odaklanıyor. Düşünce özgürlüğünün yazarların üretimlerinin merkezinde olduğunu dile getiren rapor, hükümetlerin bunu göz önünde bulundurması gerektiğine dikkat çekiyor.

YAZARLAR OTOSANSÜRE BAŞVURUYOR

Rapora göre, demokratik ülkelerde yaşayan yazarların hükümetlerce gözetlenme endişesi yüzde 75 iken, demokratik olmayan ülkelerde yaşayan yazarların bu endişesi yüzde 80’e kadar varıyor. Liberal demokrat ülkelerde yazarların tıpkı demokratik olmayan ülkelerde olduğu gibi otosansür kıskacında olduklarına dikkat çekilen raporda, yazarların demokratik ülkelere olan inancının sarsıldığı dile getiriliyor. Bu kaygıdan dolayı düşüncelerini özgürce ifade edemediklerini dile getiren yazarlar, gözetimden ötürü muhtemel sorunlarla karşılaşmamak için otosansüre yöneltildiklerini söylüyor. Rapora göre liberal demokrat ülkelerde otosansür yaşayan yazarların oranı yüzde 34 iken, yarı demokratik ülkelerde yüzde 44. Otoriter ülkelerde ise bu oran yüzde 64 civarında. Çin ve Rusya gibi ülkelerde hükümetlerin gözetiminin yoğun bir şekilde yaşandığının farkında olduklarını dile getiren PEN Başkanı Suzanne Nossel, bu gözetimin Amerika, Kanada ve Avusturya gibi ülkelerin de bir politikası haline geldiğini ve bundan kaygılandıklarını belirtiyor.

DİJİTAL GÖZETLEME CİDDİ SORUNLAR DOĞURACAK

Yazarların özellikle dijital ortamlarda hükümetlerce gözetlenmesinin otosansüre neden olduğuna değinilen raporda, dünya çapında pek çok yazarın düşüncelerini ifade etmede sessiz kalınmaya zorlandığına işaret ediliyor. Raporun dikkat çeken bir başka sonucu ise bu kaygıyla yaşayan yazarların, entelektüel üretimlerinin büyük bir sekteye uğradığı ve endişenin giderilmesi için hükümetlerin yeni adımlar atması gerektiği yönünde. Yazarların ülkelerinde yaşanılanlar konusunda düşüncelerini özgürce ifade etmekten çekindiklerine değinilen araştırmaya göre, dijital iletişimlerin gözetim altında olmasının uzun vadede kötü sonuçlar doğurması kaçınılmaz. PEN Amerika’nın Ekim 2013’teki bir başka araştırmasına göre ise yazarların yüzde 40’ı sosyal medyada düşüncelerini ifade etmekten çekindikleri yönündeydi.

İfade özgürlüğü kısıtlamasına karşı ortak tavır

PEN’in bildirisi ilk değil. Aralık 2013’te Edward Snowden’ın ortaya çıkardığı gözetleme skandalının ardından aralarında Orhan Pamuk, Günter Grass, Margaret Atwood, Don DeLillo ve Arundhati Roy’un da bulunduğu yaklaşık 500 yazar Guardian’da bir bildiri yayımlamıştı. Kişisel verilerin gözetlenmesini hırsızlık olarak tanımlayan yazarlar, her insanın “rahat bırakılma ve gözlenmeme hakkı” olduğuna dikkat çekerek, hükümetlerin bu tavrına karşı endişelerini dile getirmişti. Aynı şekilde, Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (The International Publishers Association - IPA) geçtiğimiz ekim ayında yayımlanan raporunda Türkiye, ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı bir ülke olarak anılırken, hükümetin ifade ve yayımlama özgürlüğünü güvence altına almaktaki başarısızlığına yer verilmiş ve Twitter’da uygulanan sansüre dikkat çekilmişti.

Musa İğrek, Londra
Zaman Gazetesi
14 Ocak 2015

Yorumlar