Yazarak geçinmek daha da zorlaştı

Richard Flanagan
İngiltere’nin en saygın edebiyat ödülü Man Booker’ın bu yılki sahibi, geçtiğimiz ay Avustralyalı yazar Richard Flanagan oldu. The Narrow Road to the Deep North isimli romanıyla bu ödüle layık görülen yazara 50 bin sterlin para ödülü verildi. Flanagan, bu yüksek miktardaki ödülü almadan önce, kömür madeninde çalışmaya hazırlandığını dile getirmiş ve yalnızca kitap yazarak geçinmenin gittikçe daha da zorlaştığı bir çağa girdiğimize dikkati çekmişti. Flanagan’ın bu açıklamasının ardından Kanada Yazarlar Birliği’nin yeni yayımladığı rakamlara göre ülkede bir yazarın yıllık kazancı 12 bin dolara kadar düşmüş durumda. Bu miktarla geçinmenin çok güç olduğuna değinen araştırma, yazarların başka işlere yöneldiğini belirtiyor.

Kanadalı yazarlar, geçtiğimiz yıl Alice Munro’nun Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasının ülkedeki edebi üretime bir nebze olsun dikkatleri çekse de bunun yeteri kadar faydalı olmadığını düşünüyor. İngiltere’nin önemli gazetelerinden Guardian ise geçtiğimiz aylarda yazarların yıllık kazancının son sekiz yılda yaklaşık % 30 gerilediğini belirterek, 20 bin dolara yaklaştığını dile getirmişti. Edebiyat dünyası bu gelişmelerden sonra, yazarak geçinmenin zorluğunu yeniden tartışmaya başladı. Yalnız Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında sadece yazma eylemiyle uğraşan pek çok yazarın yüzleştiği bu acı gerçek, özellikle son dönemlerde daha da sorunlu bir hal almış durumda. Bu gelişmeleri kimi eleştirmenler yazarın ölümü olarak tanımlarken, entelektüel üretimin günlük hayatın maddi telaşıyla imtihana girdiği görüşünde.

Bir tarafta çok satan listelerine girmenin zorlu yarışı, öte tarafta geleneksel yayıncılığın yerini alan e-kitap ve sesli kitap endüstrisi, yayın dünyasında tutunmayı güçleştiriyor. Dünyada en çok satan yazarlardan biri olan Stephen King’in para ile yazmak arasındaki ilişki sorusuna cevabı, yayın dünyasındaki bu işleyişi kısaca açıklar nitelikte: “Bence yaptığınız işin karşılığını almalısınız. Her sabah çalar saatimle uyanıp bacak egzersizleri yapıyorum ve sonra bilgisa­yarın başına oturuyorum. Öğle zamanı sırtım ağrıyor ve yorul­muş oluyorum. Hâlâ eskisi kadar, hatta eskisinden daha çok çalışıyorum, onun için karşılığını almak isterim. Ancak temel­de bu geldiğim noktada aldığım para bu işin heyecanı. Artık yapmayı hiç istemediğim tek şey ise müthiş avanslar almak. Böyle birkaç avans almıştım. Bu büyük avanslar bir bakıma yazarın, ‘bütün parayı baştan alırım, eğer kitap satılmaz raflarda kalırsa bir kuruş bile geri vermem’ demesi gibi bir şeydir.”

“Hayat pek çok yazar için zor”

Büyük yayınevlerinin yeni yazarlara vakit ayırmaktan öte, para getirecek lokomotif yazarlara odaklanması yazarların gündelik hayatını sürdürebilmeleri için başka işlerle uğraşmasına neden oluyor. Üniversitedeki yazarlık bölümlerinde dersler vermeye yönelenler, reklam işine girenler, üniversite öğrencilerine tezlerine yazmada rehberlik edenler ve daha pek çok farklı iş, yazarların rağbet ettiği ek işler arasında. Geçinecek kadar para kazanmakta zorlanan yazarın, hayatını idame ettirmesi için sürekli çeşitli mecralarda yazması da metinlerin kalitesini tartışmaya açıyor öte taraftan. Gelecek endişesi ile kuşatılmış bu yazarların tüm enerjisini yazma işine verememesinin yanı sıra bunun karşılığını hemen aldıklarını söylemek zor, Flanagan’ın ödüle değer görülen romanına son halini vermeden önce beş farklı metni yaktığını hatırlatalım.

Yazarlığın günümüzde para kazanmak için zor bir uğraş haline geldiğini söylemek zor değil. Pek çok ödülün sahibi İngiliz yazar Rupert Thomson (60), geçtiğimiz günlerde bu yaşına rağmen haftanın yedi günü geçimini sağlamak için yazı masasının başına gömülmek zorunda kaldığını dile getirmişti. Kafka ve Ballard gibi yazarlarla kıyaslanan Thomson, günümüz edebiyat dünyasında kendini maddi güvende hissetmediğini de eklemişti. Pek çok isim Thomson gibi bir yazar olarak hayatta kalmanın yolunu arıyor günümüzde.

Dünyadaki pek çok örneğin yanı sıra Türkiye’de de sadece yazarak geçinen pek çok isim var. Orhan Pamuk, Adalet Ağaoğlu, Yaşar Kemal, Selim İleri, Füruzan, Latife Tekin, Murathan Mungan, Ahmet Ümit, Lale Müldür, Elif Şafak, Ayfer Tunç, Küçük İskender, Ayşe Kulin ve Buket Uzuner bu isimler arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra reklam işine girip bir yandan da yazı hayatını devam ettiren şairlerimiz de var Haydar Ergülen ve Vural Bahadır Bayrıl gibi... Yazarlara bu yoğun emek gerektiren işlerinin karşılığını hakkıyla aldıklarını söylemek mümkün değil, Flanagan’ın ödül konuşması dediği gibi “Hayat pek çok yazar için zor” galiba...

Musa İğrek, Londra
Zaman Gazetesi
13 Kasım 2014





Yorumlar