Uluslararası Yayıncılar Birliği: Türkiye ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir ülke

Uluslararası Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ola Wallin
Sansüre karşı mücadele eden, telif hakları, okur-yazarlık ile yayınlama özgürlüğünü dünya çapında destekleyen ve merkezi İsviçre’de olan Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (The International Publishers Association - IPA) Ekim 2013-Ekim 2014 raporu geçtiğimiz hafta yayınlandı. Türkiye, raporda ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı bir ülke olarak anılırken, hükümetin ifade ve yayınlama özgürlüğünü güvence altına almaktaki başarısızlığına değiniliyor. Kırk ülkenin yer aldığı raporda, dünyadaki yayıncılık sektörünün son bir yılına dair çeşitli değerlendirmeler de var. Raporda, “Türkiye’de hükümetin sansür konusundaki tavrına duyulan endişeye karşılık, Uluslararası Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ola Wallin, geçtiğimiz yıl ekim ayında, İstanbul ziyaretinde Türk hukuk sisteminde acil reform çağrısı yaparak, yayıncı İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz’un hapis istemiyle yargılandığı 17 Ekim’deki duruşmasına katıldı.” ifadelerine yer veriliyor.

Raporda, iki yılı aşkın tutuklu bulunan ve daha sonra serbest bırakılan Deniz Zarakolu davasına da Birlik olarak dikkat çektikleri belirtiliyor. Birliğin raporunda ayrıca, “Uluslararası Yayıncılar Birliği olarak Çin, Belarus, Kamboçya, Suudi Arabistan, Tunus, Rusya, Fransa ve Türkiye’nin aralarında bulunduğu ülkelerdeki ifade ve yayınlanma özgürlüğü için çeşitli raporlar hazırladık ve gelişmeleri yakından takip ettik.” deniliyor. Geleneksel yayıncılığın yerini alan dijital teknolojinin endüstriyi dünya genelinde şekillendirdiğini belirten rapor, dijital çağda telif hakları, e-kitap yayıncılığı ve sansür gibi çeşitli konular üzerine analizlere eğiliyor.

Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Wallin, geçtiğimiz yıl Türkiye ziyareti sırasında şu sözleriyle ülkemizdeki durumu eleştirmişti: “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri, bu yazar ve yayıncılara görüşlerini özgürce ifade etme ve hapsedilme veya eziyet görme korkusu taşımadan yazma ve yayınlama haklarını vermektedir. Yazmak ve yayınlamak toplumun politik ve kültürel hayatına tüm seslerin katılması için barışçıl ve demokratik yollardır. Uluslararası insan hakları yasası hükümetleri vatandaşların yazma, yayınlama veya okumayla ilgili seçimlerine saygı duymakla yükümlü kılar. Demokrasi, kültürel çeşitlilik ve toplumsal ilerleme için açık bir tartışma ortamı gereklidir. Görüşlerin çeşitliliğini ifade eden yazarlar ve yayıncılar bu diyalog için esastır. Uluslararası Yayıncılar Birliği Türkiye’de ifade ve yayınlama özgürlüğü için sürdürülen mücadeleyi desteklemekte kararlıdır.”

Uluslararası Yayıncılar Birliği raporunun sevindirici tarafı ise Türkiye’nin Brezilya, Çin, Kore ve Meksika ile birlikte dünya yayıncılık piyasasında gelecek vaat eden pazar arasında değerlendirilmesi. Raporda, kitaba ilgi gösteren yeni küresel orta sınıfın bu ülkelerde gittikçe daha da genişlediğine dikkat çekiliyor. Türkiye’ye ayrılan bir başka bölüm ise geçtiğimiz mart ayında getirilen Twitter yasağı ile ilgili oldu. Türkiye Yayıncılar Birliği ve Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin Twitter’ı engelleme girişimini özgürlüğe müdahale edildiği şeklinde ortaklaşa kınadıklarına yer veriliyor.

Dünyanın kitap cenneti Britanya

Raporda dikkat çeken bir önemli nokta ise Britanya’nın dünyada kişi başına en çok kitap yayımlayan ülkesi olması. Ülke genelinde her bir saatte yaklaşık yirmi yeni başlıkta kitap basılıyor. 2013 rakamlarına göre ülkede 184 bin yeni ve tekrar baskısı yayımlanan kitap var. Bu rakamın 60 binini ise dijital kitaplar oluşturuyor. Bu rakamlara göre her bir milyon kişiye 2.873 farklı kitap başlığı düşmekte. Britanya’nın hemen ardında ikinci sırada ikinci sırasında Tayvan ve Slovenya yer alırken, Avusturya bu listenin sonunda.

Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin raporu, İngiliz yayıncıları ve yazarları ikiye böldü ve yeni bir tartışmayı doğurdu. Bir tarafta yayımlanan kitapların kültürel bir canlılık olduğu öte tarafta ise bu gelişmenin bir yayıncılık intiharı olarak değerlendirilmesi. Kimi yayıncılar yılda gereğinden fazla kitap bastıklarını kabul ederek, bunun önüne geçilmesinin şart olduğunu söylüyor. Basılan kitabın kalitesinin tartışılmaya açık olduğunu ifade eden yayıncılar fazla kitap basımının yayıncılık endüstrisine de olumsuz etkisi olduğu kanaatinde. Bu görüşün karşısında ise bu kitapların toplumun kültürünün gelişmesine katkı sağladığı ve bu sürecin devam etmesi gerektiği yer alıyor.

Musa İğrek, Londra
Zaman Gazetesi
27 Ekim 2014

Yorumlar