Kitaplarda 'nar' bereketi


Usta yazar Bilge Karasu, 'Narla İncire Gazel' adlı kitabında şöyle bir anısından bahseder: "Anam her kışın en karanlık noktasında, eve girerken bir nar atardı yere, bütün gücüyle; parçalanıp iyice dağılsın diye. Evin beti bereketi niyetine... Ardından hızla süpürüp silerdi ortalığı. Bir iki gün sonra, narın patladığı yerden çok uzakta incecik bir çıtırtı duyduğum olurdu ayağımın altında. Ne kadar dağılmışsa nar taneleri, o kadar iyiydi. Topladıktan sonra söylerdim anneme, sevinsin diye."

Sanki görünmez bir el tıpkı Karasu'nun bahsettiği gibi irili ufaklı narları bu kez kitapların adlarına, kapaklarına atmış gibi... Zira, dikkatli okurun gözünden son dönemlerde yayımlanan kitapların ya adında ya da kapağında yer alan 'nar' dikkati hemen çekmiştir. Nazan Bekiroğlu'ndan İskender Pala'ya, Refik Durbaş'tan Yavuz Ekinci'ye pek çok yazarın eserinde pek sevilen, çokça da övülen güzelim sonbahar meyvesi nar bir şekilde tüm alacasıyla kendini gösteriyor.

"BİR İNCİ HAZİNESİNDE GİBİ DUYAR İNSAN KENDİNİ"

Hazır nar mevsimi gelmişken, edebiyatçıların belki de en çok sevdiği bu meyvenin, kitap adlarında ve kapaklarında (elimizin uzanabildiği, gözümüzün görebildiği) izini sürdüğümüzde ise, 'bereketli' bir yolculukla karşılaştık. Meğer 'nar'ın gölgesine kurulmuş ne çok yazar ve kitap kapağı varmış son günlerde: Nar Ağacı, Aşka Dair, Nar Düştü Kar Üstüne, Cennetin Kayıp Toprakları, Öykünün Nar Suyu... Daha da eskilerde ise Yaşar Kemal'den Bilge Karasu'ya, Füruzan'dan Elif Şafak'a, Haydar Ergülen'den Faruk Duman'a uzanan bir 'nar' sevdası var: Hüyükteki Nar Ağacı; Narla İncire Gazel; Berlin'in Nar Çiçeği; Babam ve Piç; Nar; Nar Kitabı...


Kuşkusuz, kitapların da talihi var. Nar'ın kendisi düştü diye 'bereketli' bir ömür geçiren, canınız dilediğinde hemen ulaşabileceğiniz kitaplar olduğu gibi, sahafların tozlu raflarında gittikçe kuruyan nar'lı kitaplar da var tabii. Peki, Kur'an-ı Kerim'de de (En'am, 99), hurma, üzüm, zeytin ile birlikte zikredilen nar'ın övülmesinin, sevilmesinin; romanlara, şiirlere, denemelere düşmesinin ardında neler var?

Önce Ahmed Hâşim'i dinleyelim: "Nar, bilhassa eski Yunan ve Latin edebiyatında mukaddes bir meyvedir. Nar ağacı cehennem ilâhesi Proserpine'in ağacıdır. Onun için çiçekleri ateşlenir, taneleri yakuta benzer." Ta eski masallardan akıllarda kalan "gülen ayva ağlayan nar" deyişi bir yana, usta şair İlhan Berk, o benzersiz Şifalı Otlar Kitabı'nda "Meyveler içinde en zengin mitologyayı narın oluşturduğunu biliyor musunuz?" diye sorar ve ekler: "Narın hele iç yapısı anlatılır gibi değildir. Bir inci hazinesinde gibi duyar insan kendini."

Faydası saymakla bitmeyecek nar'ın ne içini ne dışını övmek işten bile değil... Yıllar yılı onun için dizilen övgüler, konu olduğu şiirler yüzlerce... Odisseus Elitis'in meşhur "Çılgın Nar Ağacı" şiirine kulak verelim: "Başı taa havalarda, ışıyan ve övünen mor salkımlarla, / Tehlikelere açık, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı, / Dünyanın orta yerinde şeytanın fırtınasını ışıkla parçalayan, / Ve günün, üzeri türkülerle işli sırmalı örtüsünü / Boydan boya yayan, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı, / Günün ipek giysilerinden bir anda soyunup kurtulan?" Ya divan edebiyatında? O nar ki, âşığın gözüdür. Kanlanmış haliyle âşığın gözleri yan yana iki nar gibidir. Dökülen kanlı gözyaşı damlaları ise nar taneleridir. Tıpkı Bâki'nin dediği gibi: "Mihmân olınca derd ü gamuñ dilde mâ-hazar / İki enâr dâneledi çeşm-i hûn-feşân".


"NARI ÖNCE KABUĞUYLA YAŞAMAK GEREKİR"

Selim İleri de bir yazısında ne de güzel över narı: "Narı önce kabuğuyla yaşamak gerekir. (...) Nar bambaşkadır. Nar kabuğunda sonbaharın, hatta kış başlangıcının bütün renkleri hızlı hızlı gezinip durur. (...) Ya o taç?! Narın tek başına bir krallık gibi duyumsanmasına yol açar o taç. Sanki bir ülkedir ve her yeri sonbahar sarmıştır; bir güz ülkesi. Neyse ki öyle hüzünlü bir sonbahar değil; tam tersine, yazdan vazgeçmemekte direten bir çılgınlık, direniş, isyankârlık..."

İçinden nar geçen bir yazıda 'Nar'ın şairi ve babası Haydar Ergülen'e söz vermemek olmaz: "Kış büyük geliyor nara gidelim / soğudu günlerin yüzü nara gidelim / narın bir diyeceği olur da bize / açılır yazdan binbir sıcak söz" der. Şair İbrahim Tenekeci ise nar'ın, "mahremiyete en çok değer veren meyve" olduğunu söyler. O halde sözü fazla uzatmayıp, nar mevsimini gelmişken bu güzelim meyvenin tadını çıkaralım…


'NAR'LI KİTAPLAR...

Nar Ağacı (2012), Nazan Bekiroğlu; Aşka Dair (2012), İskender Pala; Nar Düştü Kar Üstüne (2012), Refik Durbaş; Cennetin Kayıp Toprakları (2012), Yavuz Ekinci; Hay Hikâyeler (2012), Pakrat Estukyan; Öykünün Nar Suyu (2012), Umut Sağlam; Nar (2011), Seyhan Livaneli; Nar (2011), Ece Gamze Atıcı; Nar Taneleri (2011), Bayram Eser; Nar Çiçekleri (2009), Ulufer Oğuzcan; Nar Ağacı Çiçek Açtı (2009), Hasibe Sönmez; Babam ve Piç (2007), Elif Şafak; Nar Ağacı Günlüğü (2007), Hasan Barışcan; Narla Kan (2007), Akif Kuruçay; Nar Meseli (2007), Erkan Kara; Nar Kitabı (2001), Faruk Duman; Nar (2000), Haydar Ergülen; Omuzlarımda Gurbet Yanaklarımda Nar Çiçekleri (1996), Şükrü Bilgiç; Nar Çiçekleri (1995), Mehmed Uzun; Narla İncire Gazel (1993), Bilge Karasu; Berlin'in Nar Çiçeği (1988), Füruzan; Nar Çiçeği (1988), Aras Ören; Nar Daşında Çatlar (1987), Kemal Bayram; Hüyükteki Nar Ağacı (1982), Yaşar Kemal; Nar Çekirdekleri (1976), Çetin Altan; Narlı Bahçe (1969), Meral Divitçi; Gülen Ayva Ağlayan Nar (1959), Şahap Sıtkı; Nar Tanesi (1946), Eflatun Cem Güney.

Musa İğrek
Zaman Gazetesi
29/09/2012

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1351717&title=kitaplarda-nar-bereketi

Yorumlar