Kader Denizi'nde kıyıya vuran acılar

Şair Bejan Matur, "Tanrı Görmesin Harflerimi" adlı kitabında "Beklemeyi bilen kan,/ Taş olmayı da bilir./ Dünyada olmak acıdır./ Öğrendim." diyordu. Acıyı yeryüzünden büsbütün kaldırmanın imkansızlığını düşününce şairin yer ile gök arasında gözüne ilişenlere, onu huzursuz edenlere yüzümüzü dönmek vicdanları biraz rahatlatabilir. Şiirlerinde aşklar, yollar, göçler, kentler, kaybedişler gibi imgelerin ses verdiği Matur, bu kez daha ötelerde bir acının, bir dramın peşinde: Mülteciler...

Onlar dünyanın bir yerinde kendi acılarıyla öylece bekleşirken Matur, bir şair duyarlılığıyla meseleye eğildi. Onun yeni kitabındaki mülteciliğe eleştirel bakışı Cioran'ın "Yazmak olağanüstü bir tesellidir." sözüne denk geliyor diyebiliriz. Matur da etrafında dolandığı bu keskin gerçeklik karşısında, yazıya sığınıyor, şiirin o derinleri görünür kılabileceği ümidiyle.

Bejan Matur, 'Kader Denizi'nde (TİMAŞ) mültecilerin yaşadıklarını yazarak insanı huzursuz eden bu hali anlatıyor. Şairin yakınlaşmaya çalıştığı; güneş doğdukça, dünya döndükçe hikâyeleri bitmeyecek mülteciler ve onların acıları. Matur'un şiirlerine, Mehmet Günyeli'nin Ege kıyılarındaki tersanelerde bulunan terk edilmiş teknelerin yer aldığı rengârenk soyut fotoğrafları eşlik ediyor. Kader Denizi, ilk kez ağustos ayında Sanat Limanı'ndaki sergi ile açılmıştı önümüze. Artık bir kitap olarak raflarda. Fotoğraf ve yazının birlikteliği, mültecilerle aramızdaki uzaklığın kıyılarını yıkıyor.

HAYAT KİMDEN KAÇIŞTIR?

John Berger, "Her arzu özgürlüğe yol açmaz, ama özgürlük bir arzunun tanınması, seçilmesi ve peşine düşülmesi yolunda bir deneyimdir." der. Mültecilerin özgürlüğe kaçışı nasıl bir deneyim, neye denk geliyor kestirmek zor. Bejan Matur da soruyor: "Bir talihe indirgenmiş/ Hayat/ Kaçmak/ Kimden kaçıştır?/ Nereye kaçıştır?" Türkiye'nin mültecilerin bir bekleme koridoru olduğunu bir kenara yazarsak, bu yoğun acının karşısında kayıtsız kalmanın zorluğu daha da ağır basacaktır. Şairin deyişiyle 'bir oluş hikâyesi' yaşananlar: "Bu yolculukta/ Tanrıyla beraberiz,/ Bu yok oluşta/ Beraberiz Tanrıyla". Ve şair soruyor "Aşk değilse/ Nedir bizi/ Bu ölüme götüren?"

Göçmenliğin yazgısını dile getirmek gibi büyük bir zorluğun altına giren Matur, yolculuğu şöyle anlatıyor ve tanımlıyor: "Bu yolculukta/ Alınan/ Bir mesafe/ Yok!/ O mesafe ruhadır/ Ruhta ilerlemedir/ O mesafe/ Ruhta derinleşme". Göçmenliğin keskin gerçekliği içine çekerken, Bejan Matur şiirindeki imgeler, okuru kuşatarak uyanık tutmaya yetiyor.

Harold Bloom, her yapıtın bir endişeye doğduğunu söyler. Bejan Matur'un içini kemiren bu endişe, içinde pek çok cevabı gizliyor: "Acı,/ Çeker/ Çeker insanı". Altı bölümden oluşan ve alt alta dizilince uzunca bir şiir olan Kader Denizi, sonu olmayan bir yolculuğu andırıyor. İnce, uzun, kırılgan... Şiiri kuşatan yersizlik fikri, sorgulamalarla ilerlerken, bazen bu biçarelere özeniyor insan: "Saklı yıldızları/ Gösteren Tanrı/ Biz yersizlere/ Deniz diplerinde."

BAKIŞIMIZ NEDEN ACIYOR?


Kabarcıklar arasında büyüyen umutlar, "Ey Tanrım/ Nereye aidim/ Bana bildir!" sorusunu dillendiriyor. Matur, şiirin önce kendisine ses olarak geldiğini söyler. Denizin uğultusu, dalgaların sesi 'Kader Denizi'nde bir ağıt gibi yükseliyor yine. Dağılıyor, yükseliyor, boğuluyor... Denizsiz kentlerde büyüyen bir şairin, denize özlemini de sezebiliyorsunuz. Ama bu kez her şey çok daha derinlerde, incitici ve simsiyah...

"İbrahim'in Beni Terk Etmesi" kitabında çokça yer eden miraç imgesi bu kez tersine işliyor: "Bir miraçsa bu/ Tersine bir miraç,/ İniyorum ben/ Dağlardan/ Yıldız kümelerine/ Karanlığın kalbine iniyorum". Kader Denizi, Bejan Matur şiirini ele alınca daha dışa dönük sert bir ses gibi çıkıyor. Olgunlaşmış bir şiirin mültecilik gibi bir drama eğilmesi, yüzünü çevirdiği hakiki acıyı paylaşması denilebilir. Tamamlanmaya çalışan bir çember belki de... İçi ve dışı birleyen. Kader Denizi, akılda kalacak bir hikâye vaat ediyor.

Zaman’da yayımlandı. 

Yorumlar