Avrupa Yazarlar Parlamentosu'nda Naipaul ve Hilmi Yavuz etkisi


Nobelli yazar V.S. Naipaul'un onur konuğu oluşuna yönelik tartışmalarla günlerdir basını meşgul eden Avrupa Yazarlar Parlamentosu toplantısı dün İstanbul Hilton Otel'de başladı. Naipaul tartışmalarının gölgesinde kalan etkinliğin açılışı sönük geçti. Etkinliğin yerli 'onur konuğu' Yaşar Kemal ise ne Naipaul konusunda bir görüş bildirdi ne de bir konuşma yaptı. Naipaul'u protesto ederek toplantıya katılmayacağını duyuran Cihan Aktaş açılışa geldi. Moderatörlerden yazar Cem Akaş ise bu tartışmalardan dolayı görevini bıraktı.

Dünyanın dört bir yanından pek çok yazarın katıldığı açılışta davetlilerde bir isteksizlik ve sessizlik hakimdi. Herkes etkinliğe katılan yazarların, tartışmalar sonrasında fikirlerini merak ediyordu. Yazarların kimi görüş bildirmemeyi tercih etti, kimisi de yaşananların gereksizliğini savundu. Kısacası herkesin iyi kötü bir sözü vardı. Toplantının ilk konuşmasını yapan 2010 Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç, "Edebiyat birbirimizi anlamamızı sağlayacak en büyük araç." dedi. Naipaul etkisi oturumlarda da kendini gösterdi. Kimi yazarlar 'Asıl sorunumuz bu' deyip meseleyi tartışmaya açtı. Bazı komisyonlarda ufuk açıcı konuşmalar yapılırken, yabancı yazarların çoğunun hazırlıksız, 'ellerini kollarını sallayarak gelmeleri' eleştiri konusu oldu. Avrupa'nın pek bilinmeyen yazarlarının davet edilmesi de bir başka eleştiri konusu oldu. Oturumların ilk gününe Haydar Ergülen, Murat Uyurkulak, Sema Kaygusuz, Fatih Özgüven, Murat Menteş gibi isimler çeşitli nedenlerden dolayı katılmadı.

DEMOKRATİK BİR DÜNYA İÇİN ELEŞTİRİ

Daha sonra kürsüye Doğan Hızlan çıktı. İstanbul'un edebiyatın da başkenti olduğunu söyleyen Hızlan, dünya yazarlarının birbirini tanıması için bu toplantının çok önemli olduğunu söyledi. Ülke yazarlarının birbirlerini sadece övgü dolu cümlelerle anlatmamalarını gerektiğini belirten Hızlan, "Yazarlar kendi ülkelerini ve başka ülkeleri daha demokratik bir dünya için eleştirmesi gereken insanlardır." dedi.

Murat Belge, konuşmasında 'edebiyat' ve 'literatür' kelimelerinin sınırlarını ve sınırsızlığını çizdi. Yazarın kendisine dürüst davranarak yazmaya başladığını söyleyen Belge, "Bir dünya edebiyatı düşünülecekse, mutlak bir özgürlük olmal. Her türlü inancı, düşünceyi dile getirme ve eleştirme gücüne sahip olunmalı." dedi.

Adalet Ağaoğlu heyecanlı bir konuşma yaparak biraz ironik bir şekilde, "Naipaul'un gelmemesinin Haçlı seferlerini püskürttük anlamına geldiğini" söyledi. Ağaoğlu, "Biz Avrupa Birliği'ne katılsak dahi Türkiye Cumhuriyeti'nin insanını onlar anlayamayacak; ama yazarlarla diyalog kurarsak birbirimizi daha iyi anlarız. Yazarların hep ideolojik görüşleri vardır. Naipaul'un burada olmaması beni üzdü. Kendisini çok fazla tanımıyorum. Dünyanın gidişini nasıl görüyor. 11 Eylül olayları sonrası ABD başta olmak üzere dünyada yaygın bir şekilde İslam düşmanlığı başladı. Bunları kendisiyle konuşmak isterdim." dedi.

Toplantıdaki en politik konuşma ise İngiliz asıllı yazar Hari Kunzru'dan geldi. 301. maddeye ve kültürel muhafazakârlığa değinen Kunzru, "Naipaul'un gelmemesine üzüldüm. Aslında bu toplantıda her türlü görüşün olması gerekir. Orhan Pamuk ve Hrant Dink'in düşüncelerinden dolayı Türkiye'de neler yaşandığını gördük. Hrant Dink öldükten sonra Türk güvenlik güçleri katilleriyle poz verdiler. Burada 301. madde de tartışılmalı." dedi.

İskender Pala ise 'Edebiyatın içeriği değişiyor mu, bir eksen kayması var mı?' sorusunun peşinden özellikle günümüzde gençlerin okuma ilgilerinin ne ölçüde farklılaştığını anlattı. Açılışın son konuşmasını ise Hintli yazar Vikram Seth yaptı. Dünya edebiyatında sınırların kalktığını söyleyen Seth, edebiyattaki bu ayrımın kütüphanecilere kalması gerektiğini belirtti. Avrupa Yazarlar Parlamentosu öğleden sonra düzenlenen dört ayrı oturumla devam etti. Oturumlar bugün de devam edecek ve yarın bir deklarasyon yayımlanacak.

Naipaul gelmedi Cihan Aktaş geldi

Konuşmaların sonunda, gözler geçtiğimiz günlerde toplantıya katılmayacağını duyuran yazar Cihan Aktaş'a yöneldi. V. S. Naipaul'un gelmemesi üzerine toplantıda hazır bulunduğunu söyleyen Aktaş, "Yeni bir ırkçılık söylemini geliştiren bir yazarın açılış konuşmasını yapacağı bir toplantıya katılmama hakkımın olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla gelmek istememiştim ama ortaya çıkan tepkiler dikkate alındı ve Naipaul gelmedi. Ben de konuşmamı hazırladım, toplantı da ilgimi çekiyordu. Bu yüzden bugün geldim." dedi. Katılmayacağını duyuran Beşir Ayvazoğlu ise açılışta yoktu. Ne Hilmi Yavuz'un ne de Cihan Aktaş'ın Naipaul'u tanımadığını iddia eden Cem Akaş ise moderatörlük görevini bırakma nedenini "Parlamento organizatörlerinin ve İstanbul 2010 yöneticilerinin, yaptıkları seçime sahip çıkamamalarını, linç haykırışlarına set çekemeyişlerini, Naipaul'a tam da bu durumda her türlü güvenceyi verip gelmesini sağlamamalarını, tersine yazarın endişesini fırsat bilerek konuyu kapatmaya çalışmalarını kınıyorum." diyerek duyurdu.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
26/11/2010

Yorumlar