Bir köyün umudunu dirilten müze


İnce ve kulak okşayan sesiyle "Başım ta semalarda siz göremezsiniz." diye sözünü tamamladı, Bayraktar köyünün ilk öğretmeni Halil Koçanoğlu. Zamanın tüm yükü ağarmış saçına, sakalına tutunurken neşeli bakışları, gözünün maviliği, çekip içinde kaybeden türdendi. Talebesi ressam Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın eşyanın sustuğu, görenleri derin bir sessizliğe ve hayrete terk eden Baksı Müzesi'nin açılışı için tüm köy halkıyla heyecanla bekleşiyordu. Halil Koçanoğlu'nun başının semalara ermesi bu yüzdendi.

Bayraktar köyünde bu 'deli işi' müzenin açılışını, orada vuku bulanları anlatmaya çalışmak işin derinliğini, saflığını, büyüsünü biraz azaltıyor maalesef. Zira göz ile görüp, kulak ile işitilmesi gereken bir olayla karşı karşıyayız, her şeyin kendi hikâyesini anlatması gereken bir güzelliğin içindeyiz.

Bayburt'un eski adı Baksı olan Bayraktar köyü, tarihinde böyle bir coşku görmemişti. Yaklaşık 10 yıllık bir rüyadan uyanma vaktiydi onlar için. Dillerde sürekli zikredilen Baksı Müzesi önceki gün kapılarını aralarken bir bayram gününden farksızdı köyde yaşananlar. Ehramlarına bürünen kadınlar, sandıktaki en güzel elbiselerini çıkaran çocuklar, dedeler, gençler... Hepsi 'büyük adamlar'ın gelip kurdelesini keseceği müzenin önündeydi. İş, aş umuduyla yollara düşenler, Müze'nin bu ihtiyaçları yerine getireceğini dile getirenlerin yanında artık sözcük hanesine 'çağdaş sanat' eklenen insanlar vardı. Hepi topu seksen hanelik köydeki herkes bir umudu taşıyarak müzeye gelmişti.

ORADA YATIRIM OLUR MU?
Bir gelecek sevincini içinde taşıyan Baksı Müzesi mahşeri bir kalabalığa bürünmüştü. Devlet erkânının yanı sıra civar köylerden, ilçelerden, illerden gelenler, sanatçılar, akademisyenler Hüsamettin Koçan'ın ve Bayraktar köyünün mutluluğunu paylaşmak için hazırdı. Erzurum'dan yaklaşık dört saatlik zahmetli yolun ardından varıldı müzeye. Bu büyülü mekan karşısında herkes müzeye dair sorularını unuttu. Suskun kaldı. Koçan'ın "çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında bir araya getirmek, sanatı yaşamla buluşturmak" için kurduğu müze Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın dediği gibi Ferhat ile Şirin'in modern bir yorumu adeta: ''Ferhat sevdiğine kavuşmak için uzun ve sabırlı bir emekle bir yerden ulaşılmaz başka bir yere su taşımış. Öyle sanıyorum ki siz de eşiniz Oya Hanım'a buraları sevdirmek için Baksı köyüne su getirmişsiniz. Sizi bütün kalbimle alkışlıyorum.''

Hüsamettin Koçan için zorluklar olmadı değil. Vazgeçtiği, çekip gitmek istediği zamanlar. Koçan, "Orada yatırım olur mu? Oraya kimse gider mi? Yol bile geçmiyor önünden." sözlerine kulak tıkayıp, tüm varlığı ile kendi köyüne bu hizmeti sundu. Bu başarının ardında çocuklar, sanatçılar ve gurbetçiler olduğunu sürekli belirtiyor Koçan. Öyle ki gurbetin bu müze sayesinde önünün kesileceğini düşünüyor.

Kurdele kesiminden sonra öteye beriye bakışlarını kondurmak isteyen avuç avuç meraklı gözler bir bir eserleri inceledi. Kendi giydikleri ehramları modern tasarımlar halinde görmek, akşam baş koydukları yastıkları bir enstalasyon olarak izlemek, tozlu yollarda giydikleri ayakkabıları bir çiçeği andıran duvar yerleştirmesi halinde izlemek çok şaşırtmıştı. Çağdaş sanat tepeden inmiyordu onlar için. Toprağın ve köyün hafızası ete kemiğe bürünüp önlerine dikilmişti. Kendi dünyalarından izler görmek çağdaş sanatla aralarında sıcak bir köprü kuruyordu. Yanlarına yaklaştığınızda sanki yıllardır bir sanat izleyicisi gibi tek tek eserleri inceliyorlardı. Fotoğraf makineleri elden düşmedi. Müzenin her köşesi, odadan odaya koşturan çocuklarla doluydu. Anneler, babalar da üzeri örtük bir sevinci yaşıyordu. Müzenin neler getireceğinin belirsizliği kimilerinin aklını kurcalamıyordu değil. Köyün tanıtımına büyük bir katkı sağlayacağı, başka kentlere de örnek olacağı konusunda herkes mutabıktı.

Bir rüyayı andıran müze gezmesinden sonra Şevval Sam'ın konseri halkın coşkusunu daha da artırdı. Konserin sonunda evli evine köylü köyüne doğru yola koyuldu. Tepede renkli bir manzara oluşturan köy ahalisi müzenin komşusu Çoruh Nehri gibi sevince ve huzura akıyordu.

BAKSI'DAN BEKLENTİLER BÜYÜK
Baksı Müzesi, sürekli ve dönemsel sergi mekânları, konferans salonu, kütüphane, konuk evleri ve atölyelerle 30 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. Müzede, halk resimleri koleksiyonu, yerel el sanatlarını yansıtan örnekler ve çağdaş sanat koleksiyonu bir arada yer alıyor. Müzenin açılış sergisinde 20 sanatçının 'gelenek ve sanat' olgusunu ele alışları yer alıyor. Her yıl 20 sanatçı bölgeye davet edilecek ve üretilen işler bir sonraki yılın sergisini oluşturacak. Sergilenmiş işler ise depo-müzede sürekli sergilenmeye alınacak. Dokuma ve seramik atölyelerinden beklenti çok fazla. Halkın çoğunun ekmek parası için gurbete gitmesi bundaki en büyük sebep.

Musa İğrek, Bayburt
Zaman Gazetesi
22/07/2010


Yorumlar