Mardin'in taşları İstanbul'da dile geldi

Şehre yüksek bir tepeden bakmak, önünde kutu gibi duran evleri çocuk misali bir çırpıda dağıtabilmenin gücünü verir içten içe. Tüm şehri göz hapsine alma arzusu içinize çöreklense de bunu gerçekleştirmek pek kolay olmaz. Bu kent gökyüzüne komşu, ışığın, gölgenin oynaştığı bir yer ise tüm kuşatmaları unutun. Şehir o anda çoktan sizi içinde kaybetmiştir. Hemen söyleyelim, Mardin'i anlatmak için kelimeler peş peşe bekleşir. Kahverengi bir rüyaya davet eden taşın içinde barındırdığı zenginlik, kulak verince Binbir Gece Masalları'nı andırır adeta. Hikâye döner döner durur.

Şehirlerin taşına toprağına en vâkıf kişilerin başında hem hekim hem tarihçi hem de sanatkâr olan Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'i (1898-1986) saysak kimsenin itirazı olmaz. Gittiği her şehrin tarihî yapılarını baştan ayağa resmeden, tezhipleyen Ünver, ardında Türk sanatı adına koca bir kütüphaneye sığmayacak kadar defterler bıraktı. Ünver'in kızı ve aynı zamanda müzehhibe olan Gülbün Mesara da babasının yolunda talebeleriyle birlikte şehirlerin yolunu tutup resmediyor, minyatürlüyor, tezhipliyor, ebruluyor... Mesara; Sivas, Amasya ve Kayseri'nin ardından şimdi de Mardin sergisini başında bulunduğu A. Süheyl Ünver Sanat Atölyesi'ndeki sanatçılar ile açtı. Cemal Reşit Rey Konser Salonu fuayesindeki "Mardin: Mimari Anıtlardan Tezyini Yorumlar" adlı sergide ebru, minyatür, kat'ı, tezhip sanatından örnekler var. A. Süheyl Ünver Sanat Atölyesi'nde on beş sanatçı bu incelikli çalışmayla her şehre nasip olmayacak kitap sanatlarından taşa, ahşaptan maden işçiliğine bir koleksiyon oluşturmuş.

Zinciriye Medresesi, Marufiye Medresesi, Mardin UluCami, Kasımiye Medresesi, Şehidiye Medresesi ve Camii, Abdüllatif Camii, Deyrulzafaran Manastırı, Mor Gabriel Manastırı, PTT Binası, Kırklar Kilisesi, Mardin evleri, konaklarının bezemeleri ve Hasankeyf... Sergide sekiz aylık bir çalışma sonunda uzunca bir liste oluşturacak tarihî mekanların yer aldığı, yaklaşık 130 eser çıkmış. Gülbün Mesara, sergi için "Klasik Türk ince sanatlarının tezhip, minyatür, kat'ı ve ebru gibi tezyini dallarında uzmanlaşmış grubumuzla, Mardin'in gerek Artuklu gerek yakın tarihinin uzantıları olan Müslüman ve Süryani yapılarına ait son derece özgün ve değişik üsluplar içeren taş oymacılığının çeşitli örneklerini, bu saydığımız süsleme teknikleriyle yorumlayarak gün ışığına çıkardık. " diyor.

Sergide Mardin'deki, Emevi, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı mimarisinden örnekler yeniden yorumlanırken, parça parça kâğıda işlenen şehir, daha bir büyülü gözüküyor. Motiflerin içinde kaybolmak, renklerin geçişleri arasında, önünüzde yeşil bir deniz gibi duran Mezopotamya'nın bereketli topraklarını tepeden izliyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Bu sergi için çocukluğunuzu bir tarafa bırakın, zira manzarayı görünce dağıtmaya kıyamayacaksınız. Sergi, 15 Mart'a kadar açık kalacak.

Musa İğrek, İstanbul

Zaman Gazetesi

06/03/2010

Yorumlar