Üç ülkeden zaman kırıntıları

Fransız yazar ve eleştirmen Roland Barthes, fotoğrafın izleyicisini rahatsız etmesi gerektiğinden söz eder. Bu rahatsızlık, sahibine göre büyük bir yüzleşme, garip bir boşluk, koca bir hüzün bırakabilir. Amerikalı yazar Susan Sontag da ilk gördüğü, dehşet verici bir fotoğrafın ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: "Fotoğraflara baktığımda içimde bir şey kırılmıştı. Bir sınıra dayanmıştım ve bu salt dehşetin sınırı değildi; tesellisi mümkün olmayan bir kedere düşmüş, yaralanmıştım, ama duygularımın bir kısmının katılaşmaya başladığını da hissetmiyor değildim; içimde bir şey ölürken, bir şey de hâlâ feryat edip duruyordu."

Üç milletten on beş fotoğrafçının 'bakışı' İstanbul Modern Müzesi Fotoğraf Galerisi'ne yerleşmiş, kendilerini görecek gözleri bekliyor. Birbirinin içinde kaybolmuş, farklı sessizlikler, muhaliflikler, masallar, büyülü dünyalar sunan fotoğraflar, 'İzleme', 'Anımsama', 'Düşleme', 'Işığı Kullanma', 'Dönüş', 'Eğlenme' ve 'Kutlama' adıyla sunuluyor. Müzede açılan 'İçimizdeki Zaman' başlıklı sergide, Türk sanatçılar Berk Bilgin, Tolga Özgal, Burcu Göknar, Deniz Açıkalın, Yusuf Sevinçli; Rus sanatçılar Petr Lovigin, Georgy Pervov, Tim Parchikov, Natasha Pavlovskaya, Ivan Mikhailov ile Yunan sanatçılar Paris Petridis, Panos Kokkinias, Yiorgos Kordakis, Stratos Kalafatis ve Christina Dimitriadis'in işleri yer alıyor.

'Anne! Binalar niye ağaçlardan yüksek?'

151 fotoğraflık serginin yerinde durmaya niyeti yok; martta Moskova'da, nisanda Selanik'te, nisan-mayısta ise her üç ülkede aynı anda sergilenecek. Sergi fotoğrafları, İstanbul Modern Fotoğraf Sergileri Küratörü Engin Özendes, Moskova Fotoğrafevi Müzesi Müdürü Olga Sviblova ve Selanik Fotoğraf Müzesi Müdürü Vangelis Ioakimidis tarafından seçilmiş. Farklı sanatçıların dünyayı algılayışını, zamanı ve mekânı ele alışını anlatan bu fotoğraf toplamı, güncel fotoğrafçılıktan geniş bir yelpaze sunuyor. Engin Özendes, serginin üç ülke fotoğrafçılarının eserlerinin evrensel sanat değeri ile aynı mekânda sergilenerek, birbirlerini anlamaları için tasarlandığını söylüyor.

Her fotoğraf sanatçısı kendi kültürünün çarkları arasından süzülerek gelmiş. Fotoğrafları izlerken bir ormanda gezen yolcunun uyanıklığıyla yol almanızda fayda var. Zira kimi sanatçıların objektiflerine hapsettikleri anlar, ıskalanmaması gereken türden. Natasha Pavlovskaya'nın sırtını 70 yıllık bir geleneğe dayamış Moskova'daki Vimpel matbaasından çektiği fotoğraflar, bir bit pazarını andıran manzaraları taşıyor. Hayatın ritmi kendi suyunda akarken orada çalışanların bıraktığı izler görülmeye değer. Berk Belgin, Yusuf Sevinçli ve Strafos Kalafatis, bir çekmecede saklı anıları, tozlu defterlerden hapsolan günlükleri kendi hayat öykülerinden yola çıkarak görselleştiriyor. Petr Lovigin, mitolojik bir romanı andıran fotoğraf dizisiyle, adına Kostarika dediği büyülü bir dünyaya davet ediyor sizi. Deniz Açıkalın'ın trafik ışıklarını kullanarak oluşturduğu gece portreleri bir tiyatro sahnesini andırıyor. Georgy Pervov'un gittikçe betonlaşan bir dünyadan devşirdiği ürkütücü kareler ise Mevlana İdris'in bir şiirindeki çocuğun 'Anne! Binalar niye ağaçlardan yüksek?' deyişine denk geliyor.

Dönüş kelimesinin içinde taşıdığı 'garip' hal, yoğun bir sessizliğe denk gelir. Büyük kentlere doğru yollara düşüş, büyük umutlarla yoğrulmuş hayalleri de peşinden sürükler. Burcu Göknar'ın Eve Dönüş adlı fotoğrafları büyük bir metropelden küçük, sıcak şehrine dönen bir aileyi konu ediniyor. Ivan Mikhailov, içinden büyük hayaller geçen Moskova'da yaşayan insanları fotoğraflamış. Bunların en önemli özelliği ise bir battaniyeye sarılmış halde, şehre balkondan bakmaları. Her biri, bir hayale tutunmuş: mutlu, ümitli, kaygılı, karamsar, âşık... Tolga Özgal'ın Varoş Düğünleri adlı çalışması ise şehrin öteki yüzünün bir zenginliğini aktarıyor. Yine en başa, Roland Barthes'e dönersek, bütün bu fotoğraflar evet, insanı rahatsız ediyor. Rahatsız olmaksa iyidir, hâlâ insani yanlarımızın varlığını haber verir. Zaten bir şeylere karar vermek için önce 'rahatsız' olmak gerekmez mi? Sergi 16 Mayıs'a kadar görülebilir.

Musa İğrek, İstanbul

Zaman Gazetesi

06/02/2010

Yorumlar