İstanbul'dan Berlin'e sanat köprüsü


Müzelerin kulağı en delik olanları salonlardaki görevlilerdir. Sergiye ilgi nasıl, kalabalık mı, kimler geldi vs? Onlar sessiz duruşlarıyla bu dedikoduların hepsine vâkıftırlar. Usta öykücü Bilge Karasu 'bilenler, susar' derken çok haklı. Neden mi? Biraz vakit ayırın. Hikâyemiz inceden inceye başlıyor.

1989'un soğuk bir Kasım günü Doğu ve Batı Berlin arasındaki utanç duvarı yıkıldı. Soğuk Savaş'ın sembolü ortadan kalktı. Duvarın yıkılışının 20. yıldönümünü yıllar evvel kardeş şehir ilan edilen Berlin ve İstanbul, Türkiye'den bir sergi ile kutlamak istediler. Teklif Berlin'den gelmişti. Yaklaşık 2,5 milyon Türk'ün yaşadığı Almanya, kültür ve sanat alanında da Türklere ulaşmak için çeşitli faaliyetler yapma gayesindeydi.

Çetin Güzelhan'ın şef küratörlüğünde iki yıl kadar süren çalışmalar sonunda 'Next Wave' başlığı altında üç sergi doğdu. Berlin'in önemli kültür sanat mekânlarından üçünde geçtiğimiz çarşamba akşamı şu sergiler açıldı: Martin Gropius-Bau'da Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde 'İstanbul Modern Berlin', Akademie der Künste Pariser Platz'ta Beral Madra küratörlüğünde 'Ayaklarımın Altında Cenneti Değil, Dünyayı İstiyorum', Akademie der Künste Hanseatenweg'de Johannes Odenthal'in küratörlüğünde 'Eleştirel Sanattan Kesitler'. Bu üç sergide, toplam 82 sanatçının eseri yer alıyor. Tertip heyeti uzun süren sunumlarında İstanbul'dan gelen misafirleri unutmuş olmalı ki tüm konuşmaların çoğunluğu Almanca yapıldı ve pek çok katılımcı, olan bitene 'Fransız' kaldı.

Sözün başına dönelim; müzedeki görevlilere... Martin Gropius-Bau'nun hafif şişman, yüz çizgileri keskin görevlisine yaklaşıp, bu tarihî mekânda açılan sergiyi nasıl bulduğunu öğrenmeye çalıştık. Önce yüzünü buruşturdu, ardından halden hale büründü, en nihayetinde kırık bir İngilizce ile "Bu mekân çok ilgi gören bir yer. Türk sergisinin açılışı da kalabalık oldu. Ama gelenlerin çoğunluğu Alman." diyebildi. Bu bilgeleri yanımıza alıp bir hayli kalabalık olan sergi mekânında serginin küratörlerinden Helga Prignitz Poda'yı bulduk. Ara ara Türkiye'ye gelerek çalışmalar yapan Poda gayet umutlu, "Almanya'da yaşayan Türkler sanata çok ilgisiz. Belki İstanbul'dan bir serginin gelmesi onları buraya çeker. Açılış güzeldi, etkisini ise önümüzdeki günlerde göreceğiz." dedi. Berlin-İstanbul hattında kurulan bu sanat faaliyetinin özeti müzedeki görevlinin ve küratörün dediklerinde saklı biraz da.

İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı açılıştaki konuşmasında "Yurtdışında açtığımız değişik sergilerle görsel sanatlar alanındaki zenginliğimizi uluslararası sanat ortamıyla paylaşıyoruz." derken haklıydı. Çünkü, sergilerin açılışında bakışlarını tüm eserlere kondurmaya çalışan meraklı bir kitle vardı. Türk sanatçılar ilk kez böyle derli toplu bir halde Berlin'e çıkarma yapıyordu. Türkçe konuşmalarından kendilerini belli eden ziyaretçilerin kimi gazetelerden, kimi elçilikten kimi de eşten dosttan duymuştu sergileri. Türk sanatına meraklı olan Denis Wanke adlı Alman mühendis ise gazeteden okuduğu haberle serginin yolunu tutmuş.

Berlin'in en önemli sanat mekânlarından Martin Gropius-Bau'da İstanbul Modern'in kalıcı koleksiyonundan yapılan seçkide İbrahim Çallı'dan Sarkis'e, Zeki Kocamemi'den Hale Tenger'e, Nejat Melih Devrim'den Gülsün Karamustafa'ya kadar uzun bir sanatçı listesi var. Kutu kutu yüksek tavanlı odalarda sanatçıların işleri kronolojik olarak, gruplar, dönemler, üsluplar her iki ülkenin kültürel miraslarına göndermeler, Anadolu'dan imgeler eşliğinde ilerliyor.

Yeşim Ağaoğlu, Gülçin Akasoy, Nezaket Ekici, Gül Ilgaz gibi 17 kadın sanatçının yer aldığı Akademie der Künste'deki sergi de sanatseverlerin epey vakit geçirdiği yerlerdendi. 'Eleştirel Sanattan Kesitler' adlı sergide ise Halil Altındere, İrfan Önürmen, Balkan Naci İslimyeli'nin de aralarında olduğu altı sanatçının işleri var. Ocak 2010'a kadar sürecek sergilere ilgiden herkes memnundu, Almanya'daki Türklerin ilgisini ise zaman gösterecek. Yolunuz Berlin'e düşerse Martin Gropius-Bau'nun iri gözlü görevlisine yaklaşıp son durumu öğrenebilirsiniz. 

Yorumlar