İçindeki çocuklar bir gün fırlayacak

Gazetenin üçüncü katında, hemen gözünüze ilişecek biri. İri cüssesi, kıvırcık saçları, gözlükleri ve alışılmış sessizliğiyle kendine mahsus bir portre çiziyor. Duruşuna aldanmayın, muzip bir sanatçı o. Biraz dikkat kesilirseniz içinde pusuda bekleyen yüzlerce çocuğun saklandığını fark edeceksiniz. Bu suskunluk çizerliğin alametinden midir? Kelimelerini toplayabilmeniz için çokça sabretmeniz lazım. O da bunun farkında. Hz. Musa'nın duası gibi dilindeki bağların çözülmesi dileğinde. Söyleşi esnasında "kelimelerim yetersiz" deyip minik kaçışlar peşinde olsa da bu kez beceremiyor. Delişmen bir ruh olduğu ortada. Gazetedeki hallerine şahidiz; lakin dışarıda, içindeki çocuklarla gezip tozduğunu, koşturduğunu düşünmeniz de mümkün. Bu 'saklı' çizerde biraz şairlik de var. Çizgi her ne kadar derdine derman olsa da o söze de sığınmak istiyor. Söz olmadan resimleyenin olmayacağını söylüyor.

Cem Kızıltuğ... Zaman'ın usta çizerlerinden biri. İlk albüm kitabı C'empati'den altı yıl sonra Alegorik Gri (Zaman Kitap) adlı bir eserle çıkageldi. Gazetenin Kürsü sayfasında ve eklerde yayımlanan illüstrasyonlar onun için yeni bir dönemin işaretçisi. Bir noktadan başlayıp sonsuza uzayan çizgiler, laleler, karanfillerle bezeli zeminler, hep hikâyesi olan işler. 'Alegorik' ve 'Gri' adlı iki bölümden oluşan albümde tüm bu illüstrasyonları derli toplu görünce gölgelerin ardında saklanmayı seven bu sanatçıyı anlamak hafiften kolaylaşıyor.

HER ŞEY BİRAZ GRİ

"Gölge gridir, toz gridir, kül gridir, kum gridir, dem gridir..." ve en nihayetinde "Cem gri'dir.." cümlesiyle biten bir önsöz var karşımızda. Kızıltuğ'un eşiğine baş koyduğu bu 'gri'nin hikmeti neydi? Ondan dinleyelim: "Hayat bazen siyah ve beyaz arasına çizilmiş bir hat gibi gelir ve her şey grileşir. Gri pek çok şeyi çözecek bir hale büründü benim için. Ona bir renk olarak bakmadım. Kendimi çok anlatamıyorum, gri beni bu halden kurtaran bir şey oldu. Her şey bambaşkaydı, ama şu an daha sakin bir dünya var. Herhalde dalgalandım da duruldum."

Alegorik Gri'de Kızıltuğ'un C'em-pati'deki sert üslubu daha sıcak bir hale bürünmüş diyebiliriz. Kendi deyimiyle içinde bir çağ yaşıyor, 'gri bir çağ'. Bu dönemin başka bir halde dönüşeceğinin de farkında: "Benim ruh halim hep öyle. Sürekli değişiyorum, kilo alıyorum, kilo veriyorum, çok karamsar, çok neşeli oluyorum. Hep gri kalıyorum. Birden çizgiyi bırakır mıyım, her şeyi bırakır mıyım? Bunlar hep olabilecek şeyler. Çizgi benim içim vazgeçilmez değil. Her an dağılabilirim de. Bu albümle öyle olması gerektiğini anladım."

İki albümü arasında nasıl farklar vardı? Uzun bir suskunluktan sonra cevaplıyor Kızıltuğ: "Çizgi yolunda bitmişlik yok, gidişim devam ediyor. Bitmemişlik duygusu beni tetikliyor. C'empati'de bir çizgi içinde birkaç konuyu sığdırmak zorundaydım. Alegorik Gri bana özel. Pek çok konuyu harmanlayarak çizilmiş işler. Herkesin kendi gidişatından bir şeyler bulacağı, hikâyesi olan işler."

İSLAM SANATLARI ÇİZGİMİ ZENGİNLEŞTİRİYOR

Cem Kızıltuğ'un işlerini takip edenler bilir; onun pek çok illüstrasyonunda yer edinen bir 'göz' hep dikkat çeker. Altında bir neden aramayın, zira o bunu sadece sevdiği için yapıyor, "Seviyorum, hepsi bu." diyor. Alegorik Gri'de bazen bir minyatürü, tezhibi andıran çalışmalar var. Geleneksel sanatlara paralel gitmeye çalıştığını ama hepten onların içinde olmadığını söyleyen sanatçı, "İslam sanatları, çizgilerimi bütünlüyor. Bu bir imkân benim için. Yöresel yemekler yapıyorum ve kendimden bir şeyler katıyorum. Çizgimi İslam sanatları ile daha da zenginleştirmeyi istiyorum, ama vakit pek müsaade etmiyor." diyor.

Biraz zor da olsa usta bir çizerin dünyasına girebilmiştik. Kızıltuğ farkında olmasa da içindeki çocuklar üzerindeki perdeyi biraz aralamaya yardımcı oldu. Teşekkürler çocuklar...

Gazetede çalışmak pratiklik kazandırıyor

Kısa zamanda çözümler üretmek Cem Kızıltuğ'un hoşuna gidiyor. Gazetede çalışmanın kattığı bir pratiklik var. Bu onu dinamik tutuyor: "Daha serbest işler çıkarmaya da ihtiyacım var. Vakti gelince o da olur. Olmazsa da olmaz. Bitmemişlik duygusu beni kamçılıyor. Bunu hissetmem ayakta tutuyor. O zaman iddialardan uzak kalıyorsun. Bu eksiklik duygusu çok aşağıya da çekebilir çok yukarıya da itebilir insanı. Bir cambazın ipin üzerinde gitmesine benziyor bu. Tehlikeli biraz da."

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
28/11/2009

Yorumlar