Dostları, bilge mimarı anlattı

"İki-üç cümlenin arasına çok felsefî manalar katardı. Bu sözlerine alışmıştım. Bazen de karşı çıkardım. Mesela Konfüçyüs'ü çok büyük bir makama oturturdu. 'Aman bu adamı ne kadar büyütüyorsun, neredeyse peygamber yerine koyacaksın' diye söylenirdim. O da 'Ta uzaklardan sesleri kalmış bunların, onlar gibi düşünelim.' derdi.

Ben de 'Tamam oldu Hazreti Konfüçyüs.' derdim. Yağmurlu havalarda pencere kenarında otururduk. Kargalar mı daha güzel martılar mı bir türlü karar veremezdik. Seccadelerin kenarındaki motiflere dalar, insanları hayretlere sevk eden kompozisyonlar üzerine konuşurduk." Mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever önceki gün Çocuk Vakfı'nda düzenlenen anma toplantısında böyle anlatıyordu, bir yastığa yıllarca baş koyduğu eşini. Sözleri kimi zaman yarım kaldı, sustu. Geçtiğimiz şubat ayında kaybettiğimiz Cansever'in ardından ilk kez bir araya gelen dostları ve sevenleri bilge mimarı anlattı. Niyazi Sayın, Nezih Uzel, İsmail Kara, Mustafa Özel gibi isimlerin katıldığı programda Beşir Ayvazoğlu, S.Seyfi Öğün ve Mustafa Armağan, Cansever üzerine konuştu.

Kur'an tilavetinin ardından ney dinletisi ile süren programın açış konuşmasını Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin yaptı. Şirin, bir insanın bütün kâinattan sorumlu olduğunu ondan öğrendiğini anlattı. Cansever'in kendi işine gösterdiği saygıdan çok etkilendiğini söyleyen Beşir Ayvazoğlu, "Cansever konuşurken düşünen, konuşurken bulan bir insandı. Ondan çok şey öğrendik. Yaptığım her röportajda hocanın ufkumuzu açtığını ve kendi sanatımıza dair fark etmediğimiz inceliklere sevk ettiğini fark ettim." dedi. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün ise Cansever'den güzeli anlamaya çalışan bir insanın Allah'ın sıfatlarından 'cemal-i mutlak'ı anlamak zorunda olduğunu öğrendiğini belirtti. Cansever'in kitaplarını derleyip toparlayan Mustafa Armağan da onun bir yaşama ustası olduğunu, fikirlerinin yeni nesle aktarılması gerektiğini söyledi.

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
13/04/2009

Yorumlar