Defter tutkusundan sanat çıktı


İnsanoğlunun defterlerle olan hallenişi sahibine göre anlam kazanır. Bazen elinizdeki minik bir deftere içinizde zemberek boşalmışçasına cümleler yazar, notlar alır, bir şeyler iliştirirsiniz. Hatırasını unutmak istemediğiniz bir otobüs bileti, harita, doğum günü tarihi, anlamlı bir mısra olabilir kondurduğunuz. Bu defter, gittiğiniz her yerde gölgeniz gibi sizi takip eder; elinizin altında varlığını hissetmek istersiniz. Eğer kalem erbabı veya sanatın içinden biriyseniz defter sizin için bir tutkudur, peşi sıra ardına düştüğünüz. Dünyanın dört bir yanından yazar, ressam, film yönetmeni, grafik tasarımcı, mimar ve illüstratörlerin şehir şehir dolaşan birbirinden renkli böylesi defterleri, bugünlerde İstanbul'da. Moleskine Detour adıyla santralistanbul'da açılan sergi, elli sanatçının 'en yakın arkadaşı' dünyaca meşhur Moleskine defterlerini sanatseverlere sunuyor. Bir nevi onların en mahrem anlarını, sevinçlerini, hüzünlerini, halden hale geçişlerini 'ifşa' ediyor. 

Pek çok tutkunu olan Moleskine defterlerinin öyküsü kulak verilmeye değer. Anlamı 'köstebek derisi' olan Moleskine, 200 yıllık bir geçmişe sahip. Paris'te küçük bir kırtasiye dükkânında başlayan ve rivayete göre ilham perisini kaçırmak istemeyen Fransız şairler için tasarlanan bu defterlerin ilk tutkunları arasında Pablo Picasso, Ernest Hemingway, Oscar Wilde, Van Gogh ve Henry Mattise var. Yıllarca bir cazibe haline dönüşen bu defterler, 1986'da yeniden keşfedilir. Bir İtalyan firması olan Moleskine bugün farklı tasarımdaki defterleri, ajandaları ve şehir rehberleriyle çok geniş bir ürün yelpazesine sahip. Moleskine'in tutkunları internette bu defter adına siteler açıyor, blog toplulukları kuruyor ve kendi defterlerini paylaşıyorlar. Türkiye pazarına çok yeni giren firmanın defterleri 'şimdilik' biraz el yaksa da belki zamanla ucuzlayabilir. Moleskine defterlerinin yöneticisi Maria Sebregondi, "İstanbul'da olmak bizim için mutluluk verici. Moleskine, kaliteye dair gösterdiğimiz hassasiyet ve çevreye olan saygımızdan dolayı pahalı bir defter. Umarız Moleskine'nin ardındaki dünyayı gördükten sonra Türkiye'de de bu defterlere ilgi artar." diyor. 

ELDİVEN TAKIP KARIŞTIRMAK SERBEST 

Londra, Paris, New York ve Berlin'den sonra İstanbul'a gelen sergide sanatçıların Moleskine yaprakları üzerinde notları, çizimleri, eskizleri, notaları, fotoğrafları ve tasarımları yer alıyor. Bazı defterlerde fotoğraflar, gazete kupürleri, biletler kullanılarak kolajlar, desenler yapılmış ve ortaya sanat eserleri çıkmış. Serginin en önemli özelliği ise fanusları andıran camekânlardaki defterlere dokunabilmeniz. Bunun için öncelikle kutularda bekleyen pamuk eldivenleri ellerinize geçirmeniz gerekiyor. Sonrasında ise defterleri gönlünüzce karıştırabiliyorsunuz. Eğildiğiniz defterden başınızı kaldırdığınızda çocuksu bir utanma beliriveriyor yüzünüzde. Zira başkasına ait bir defterin sayfalarını karıştırma hissi biraz içinizi tırmalıyor. Ama rahat olun, defterin sahibinin onun sergilendiğinden haberi var. 

Küratörlüğünü Raffaella Guidobono'nun, tasarımını da Zetalab'ın yaptığı 'Detour' sergisinde Türkiye'den Han Tümertekin, Erdem Akan, Yeşim Akdeniz Graf, Handan Börüteçene, Ahmet Öğüt, Sema Topaloğlu, Gülname Turan gibi Türk sanatçıların defterleri var. Mimar Han Tümertekin'in defterinden ayrılması epey zor olmuş. Uzun zamandır bu Moleskine defterleri kullanan Tümertekin, "Defterlerimin hepsini arşivde tutuyordum. İlk defa bir defterimi başka bir yere verdim. Çizim benim için düşüncemi görünür kılmak adına yaptığım bir şey, başkasına göstermek için değil. Bu kadar benim olan bir şeyi başkasına vermek garip oldu." diyor. Daha çok tasarımcılara, mimarlara ağırlık veren sergi, Türkiye'den Orhan Pamuk ve Aslı Erdoğan'la da defterlerini almak için görüşüyor. Dünyadan sırlarını paylaşanlar arasında ise Karim Rashid, Martí Guixé, Abdoulaye Armin Kane, Julia Lohman, Paolo Pellegrin, Julie Polidoro, Ana Prvacki, Giovanni Sollima gibi isimler var. 

Zaman’da yayımlandı. 

Yorumlar