İstanbul'un iki tarihi mekânı eski ihtişamına kavuştu

Uzun süredir beyaz örtüler altında gizlenen Eminönü Yenicami'nin Hünkâr Kasrı ile Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü, nihayet yüzlerini gösterdi. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu iki bina, yenilenmiş çehreleriyle İstanbul kültür mekânlarına sessiz sedasız eklenmiş oldu.

2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'a doğru yaklaşırken kentin dokusunda bir yıldız gibi asılı duran bu eşsiz yapıların açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan salı günü gerçekleştirdi.
Hatice Turhan Valide Sultan tarafından 1663 yılında yaptırılan Hünkâr Kasrı, padişahların özellikle cuma namazlarını kılmak için geldiklerinde dinlenmek maksadıyla kullandıkları mekândı. Padişahların cami içinde namaz kıldıkları hünkâr mahfeli ile bağlantılı olan üç katlı kasır, asıl mekanın yan ısıra tahtırevan yolu adı verilen rampanın altındaki beş oda ile şerbethane denilen bölümden oluşuyor. Yenicami Hünkâr Kasrı, son dönem İznik çinileri, Edirnekâri süslemeleri, kalemişleri, alçı pencereleri, sedefli kündekari kapıları ve altın varakla bezenmiş saçaklarıyla bulunduğu döneme ait kasırların içinde en görkemlilerinden biri.

Hünkâr Kasrı, Cumhuriyet döneminde uzun süre boş kaldı. Zamanla hırsızların cirit attığı bir mekâna dönüştü. Muhteşem çinileri pek çok kez çalındı, eserler yurtdışındaki müzayedelerde çıktı. Bunların bir kısmı yurda dönse de eksikler yok değil.

Hünkâr Kasrı şehrin dokusundan yavaş yavaş erirken İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından 2004'te başlayan bir restorasyon ile elden geçmeye başladı. 350 yıllık giriş kapısına, 'merhamet tamiri' yapıldı, sedef ve bağa kakmalı kanatları onarıldı. Edirnekâriler ve kalemişleri ince bir işçilikle temizlendi. 8,5 milyon liraya onarılan Hünkâr Kasrı, önümüzdeki günlerde müze olarak faaliyet gösterecek.

Sarayın en güzel köşkü

Sultan IV. Murad Han'ın emriyle Bağdat Zaferi'nin hatırası olarak 1639 yılında yaptırılan Bağdat Köşkü, Topkapı Sarayı'nın günümüze ulaşan en güzel köşklerinden biri. İstanbul İl Özel İdaresi tarafından 2006'da başlanılan restorasyon çalışmaları sonunda tüm ihtişamıyla göz kırpan bir yapı ortaya çıktı. İki yılda tamamlanan restorasyon için 1 milyon 387 bin 452 TL harcandı.
Bağdat Köşkü, günlük saray yaşamında padişahın dinlenme mekânı olarak kullanıldı ve pek çok tarihî olaya sahne oldu. I. Abdülhamit ve III. Selim dönemlerinde Has Odalar Kütüphanesi olarak kullanıldı. Sarayın şimşirlik ve incirlik denilen iki bahçesinin birleştiği yerde yükselen köşk, Haliç, Marmara, Galata ve Beyoğlu'na hâkim bir manzaraya sahip.

Türk mimarisinin şaheserlerinden sayılabilecek Bağdat Köşkü'nün duvarlarında beyaz zemin üzerine bezenmiş narçiçekleri, enginar yapraklı çiçeklerle süslenmiş klasik İznik çinileri yer alıyor. Ahşap kanatları fildişi, sedef ve bağa kakmalı kapılar, hücrelerin içindeki sedirler, ortasında bir aydınlık feneri bulunan kurşun kaplı kubbe ile birleşince eski zaman masallarında gezintiye çıkarıyor.

Hem İstanbul'un güzelliğini bir kez daha temaşa etmek hem de hayatın kargaşasında biraz soluklanmak istiyorsanız yolunuzu bu muhteşem tarihî binalara düşürün.

Yorumlar