'Hâlâ kendime ebrucu diyemiyorum'

Sadreddin Özçimi
Usta neyzen ve ebru sanatçısı Sadreddin Özçimi, Taksim Sanat Galerisi'ndeki sergisinde Osmanlı'nın usta nakkaşı Levni'nin minyatürlerini aktardığı ak kâse ebruları sergiliyor. Ebrunun özüne zarar vermeden yeni eserler ürettiğini belirten Özçimi, 15 yıldır ebruyla uğraştığını, ama hâlâ kendisine ebrucuyum diyemediğini söylüyor.

Osmanlı'nın usta nakkaşı Levni'nin insan portrelerinden on sekiz minyatürü 'akkâse' ebru tekniği ile su üstünde çalışan Özçimi, daha önce pek denenmeyen bu teknikle ebru adına yeni bir kapı araladı. Taksim Sanat Galerisi'ndeki serginin açılışına katılan klasik sanatların usta isimleri Niyazi Sayın, Uğur Derman, Alpaslan Babaoğlu ve Fuat Başar da Özçimi'nin yeni eserlerini takdirle karşıladı. Ebrunun kimliğine zarar vermeden farklı eserler hazırladığını söyleyen Özçimi, "Ortaya çıkan bu minyatür serisi umut ediyorum ki hem Türk medeniyeti hem de sanat tarihi adına faydalı olacak. Çok olumlu tepkiler aldım. Bu destek haklı olarak kolay kolay beğenmeyen hocalarımızdan gelince daha çok mutlu oldum. Bunun yanında şimdilerde üç aylık bir mesai sonunda ebrucu olduklarını sananlar var. Ben 15 yıldır çalışıyorum, ama hâlâ kendimi ebrucu olarak görmüyorum." diyor.

Necmeddin Okyay, Mustafa Düzgünman ve Alpaslan Babaoğlu kanalıyla gelen ebru geleneğinin mensubu, aynı zamanda da usta bir neyzen olan Sadreddin Özçimi, İstanbul'a ve ebruya dair neler yapabilirim düşüncesi ile yola koyulmuş. Minyatür ve ebru sanatını birlikte icra eden birkaç sanatçı olsa da pek eser üretilmediğini fark etmiş; bunu konuda kafa yorarken de usta nakkaş Levni'nin Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan portreleri ile karşılaşmış. Levni'nin minyatürleri karşısında el pençe divan durduğunu söyleyen Özçimi 'Acaba bunların altından kalkabilir miyiz?' diye düşünerek işin ucundan tutmuş. Altı ayda tamamlanan ak kâse minyatür ebruları için yaklaşık 450'ye yakın kalıp kesilmiş. Minyatür kalıplarının kat'ı tekniğiyle kesimi F. Betül Koyuncu, ebruların minyatür detaylarının çizilmesi ise Güler Yağcı tarafından yapılmış. Her minyatür onlarca kez ebru teknesine yatırılmış, çok ince bir işçilikle üretilen eserler, klasik Türk ebrusunun aynen uygulanmasıyla ortaya çıkmış. Dader Banu'nun Tasviri, Bursalı Kadın, Testi Taşıyan Kadın gibi minyatür ve ebrunun zarif kardeşliğine ve uyumuna işaret eden eserleri, biraz uzaktan bakınca Levni'nin minyatürlerinin aslı sanabiliyorsunuz.

Sergide, minyatür ak kâse ebruların yanında usta ebrucunun bir yıllık çalışmalarından bir seçki de sunuluyor. Toplam altmış dört eserin yer aldığı sergide, 24 ayar battal ebrular, çiçekli, ak kâseli yazılı ebrular, kelam-ı kibarlar sanatseverleri bekliyor. Özçimi'yi en çok yoran ve incelikli bir sanatın ürünü 'Levni Nakışhanesi' adlı eser ise görenleri hayran bırakıyor. Minyatür ve ebrunun bu renkli buluşması hiç şüphesiz klasik sanatların gelişmesi adına önemli bir adım. Gözü gönlü okşayan bu eserlerden mahrum kalmamak için son gün 29 Aralık. (0212 245 20 68)
'Ebru adına perişanlık duyuyorum'
"Son dönemlerde ebruya olan ilgi çok fazla. Buna ne sebep oldu kestirmek zor, ama dizilerdeki ebru merakının etkisi olabilir. Ebru adına çok iyi şeyler de yapılıyor, çok kötü işler de. Hocamızın iznini almadan ürettiğimiz eserleri sergilemek edebe aykırıydı. Hocanın 'Bundan böyle bu sanatı öğretmeye muktedirsin' dediği andan itibaren yola koyulurduk. Şimdi bu değişti. İki üç ay kursa gidip ben ebrucuyum diyen pek çok kimse sergi açıyor. Açsınlar, insanın şevkini artırıyordur; ama bir yandan da çok kötü örnekleri insanlara sunuyorlar. Açıkçası kendimi 'ebru' yerine koyduğumda perişanlık duyuyorum."

Musa İğrek, İstanbul
Zaman Gazetesi
23/12/2008
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=773342

Yorumlar