'Kültür, arşivlik bir dergi olsun istiyoruz'

İki yıl önce Ramazan'ın bereketi ile yola çıkan 'Kültür' dergisi şimdilerde yedinci sayıya ulaşmanın heyecanını yaşıyor. Üç ayda bir yayımlanan dergi, biraz ondan biraz bundan bahsetmek yerine özel sayılarla çıkıyor okurun karşısına. Ramazan, Mehmet Âkif, Hz. Muhammed (sas), Yunus, Mevlânâ ve en son İstanbul sayıları ile evladiyelik diyebileceğimiz kitapçıklar sunuyor adeta. Derginin editörü tarihçi Fatih Güldal "Kültür şemsiyesi altına giren her şeye dokunmak istiyoruz." diyor ve Cemil Meriç'in ifadesi ile bir dergi mezarlığı olan ülkemizde uzun soluklu bir yayın olmayı hedefliyor.

2005'in Ekim ayında 'Ramazan İklimine Doğru' adlı ilk sayısı ile çıktı Kültür Dergisi yayın serüvenine. Fatih Hırka-i Şerif Camii yanındaki Hoca Üveys Kütüphanesi'nde bir fikir olarak doğmuştu. İlk zamanlar bülten şeklinde çıksa da birikimini yayına dökmek istedi ve 'Kültür' adıyla yola düştü. Ardından üç aylık periyotlar halinde özel sayılarını peşi sıra yayımladı. Uzun süredir Türkiye'nin tarihî eserlerini fotoğraflayıp arşivleyen dergi, bunu yaparken hem kendi kaynaklarını oluşturuyor, hem de yitip giden tarihî mirasa da sahip çıkmaya çalışıyor.
Her sayı için ayrı bir 'yayın danışmanı' ile çıkan Kültür, akademisyenler, konunun uzmanları ve yazarlarla çalışarak, dergiyi okurlarına sunuyor. Kapı kapı kütüphaneleri dolaşan, fotoğrafların, elyazmalarının peşinde iz süren dergi ekibi, en çok da Süleymaniye Kütüphanesi'nden istifade ediyor. Bu hummalı çalışmanın başını çeken Fatih Güldal, dergiyi üç temel üzerine kurduklarını söylüyor ve ekliyor: "Birincisi şahısların hayatı, özellikle de Mehmet Âkif, Yunus ve Mevlânâ gibi kilometre taşı olmuş isimler. İkincisi, kültürümüze damgasını vurmuş mekânlar. Üçüncü olarak da Ramazan gibi olay ve olgular. Bu üç temelin ışığında çıkardığımız sayılarla kültür şemsiyesi altına giren her şeye dokunmak istiyoruz."

'Derginin ömrünü okur belirliyor'

Özel sayıların daha kalıcı, insanların sürekli başvurabilecekleri birer kaynak olduklarını düşünen Güldal, "Kültür dergisinin tüketim kültürüne hizmet etmesini istemiyoruz açıkçası. Maalesef yayımlanan kimi dergiler ya kütüphanenin en ulaşılmaz yerine konuluyor, ya da daha acı sonlar yaşıyor. Bir anlamda bu süreci belirleyen birinci ve en önemli etken okuyucudur. Onlara güzel şeyler sunduğunuzda sizi okuyor, derginizi satın alıyor. Eleştirileri, tavsiyeleri oluyor ve bu vesile ile bir diyalog kurmuş oluyorsunuz. Ama bu irtibat kesildiği anda derginin ömrü bitmiş demektir. Bu durumu göz önünde bulundurarak Kültür Dergisi'nin kütüphanelerin en işlek yerlerinde, insanların başvurabilecekleri bir kaynak haline gelmesini istedik, bunun için özellikle görsel açıdan çok titiz davranıyoruz." diyor.

Son iki sayısını İstanbul'a ayıran dergi, aslında bunu üç aşamada sunmayı düşünmüş. Ancak birinci ve ikinci sayıdan sonra okuyucuya soluk aldırmak istiyor. Güldal, "İstanbul sayısı epey bir teveccüh gördü. İstanbul gibi çok geniş bir yelpazesi olan konunun bir iki sayıda halledilmesi kolay değil. İkiden sonra okuyucuya soluk aldırmak istedik ve bir ara verdik. Özellikle bu sayıyla '2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul' için bir katkı sağlamak istedik." diyor. Şimdilerde mutfakta nelerin piştiğini sorduğumuzda ise 'Endülüs' cevabını veriyor. Dergi, İslam kültür ve medeniyetinin zirve noktaya ulaştığı merkezlerden biri olan Endülüs'ü, güz sayısında okurlara sunmaya hazırlanıyor. Türkiye'de Endülüs konusunda ciddi anlamda çalışmaların olmadığından yakınan Güldal, "Osmanlı devletini anlatırız, 600 yıllık bir hâkimiyet; oysa Endülüs'teki Müslümanlar yaklaşık 800 yıl varlıklarını devam ettirmişler. Muazzam tarihî eserler bırakmışlar, bu medeniyette incelikli bir sanatın zevkini çok rahat görebiliyorsunuz. Bu sayı ile hem buna dikkat çekmek, hem de Endülüs'ün Türkiye'de daha çok bilinmesine katkıda bulunmak istiyoruz." diyor. 800 yıl Avrupa'nın göbeğinde hüküm sürmüş bir medeniyetin kültür hayatına yansımalarını sunacak Kültür, yeni tasarımı ile okuyucuya farklı bir içerik hazırlıyor. (0212 525 29 49)

İstanbul sayısında neler var?

Derginin son sayısında, İstanbul'un kültürel, tarihî ve sosyal hayatını konu alan geniş bir dosya var. Bu sayıdaki söyleşi konuğu; Türk mimarisinin önemli ismi Turgut Cansever. Önder Kaya, Selçuklu sultanlarının Konstantinapolis'te yaşadıkları ilginç anılarını anlatırken, Doğan Pur, Fatih Camii haziresinde medfun olan meşhurlara değiniyor. Prof. Dr. Vahdettin Engin, İstanbul'un gündelik hayatıyla ilgili ilginç tespitler sunuyor. Türk sanatının önemli yapıları kuş evleri, İstanbul efendileri, Osmanlı Devleti zamanında çocukları okumaya teşvik için verilen mükâfat kitapları, Osmanlıca olarak yayınlanan aile rehberleri ve Sultan II. Osman'ın çok sevdiği atı Sisli Kır için sarayında yaptırdığı mezar gibi konular yer alıyor. Bunun yanında şehr-i İstanbul'a dair daha pek çok bilinmeyen anlatılıyor.

Musa İğrek, İstanbul

Yorumlar